Pages

31 Ekim 2016 Pazartesi

Dünya Vegan Günü Kutlu Olsun

Sevgili Yeşil Anneler, Babalar...

Dünya Vegan Gününüz Kutlu Olsun.  Vegan olmak bir çoğumuz tarafından et yememek olarak bilinse de aslında çok daha geniş kapsamı var. Hayvansal hammadde içeren veya hayvanlar üzerinde test edilen hiç bir ürün kullanmamak anlamına geliyor. 


Sadece et yememek değil, tüm hayvansal gıdalara, hayvanlardan elde edilen hammaddelere karşı durmak. Kozmetik , deterjan , kimya ve ilaç sektöründeki hayvan deneylerine karşı çıkmaktır. Vegan kişilerin ve kurumların amacı hayvanlar üzerindeki sömürüyü durdurmak ve tüm canlıların eşit olduğunu vurgulamak. Evimizde kedi , köpek gibi evcil hayvanları besleyerek hayvan dostu olmayız. 

Dünya Vegan Günü ; hayvanların  biz insanlar tarafından sömürülmesinin sona ermesi , endüstrilerde cansız varlıklar gibi davranılmaması  , üzerlerinde envai çeşit testler yapılarak zehirlenmemesi konularına dikkat çekmek için 1994 yılından beri tüm dünyada kutlanıyor. 

Vegan sertifikalı ürünleri tercih edebilirsiniz.


Vegan Society aşağıdaki kriterlerde denetleme yapıyor:

1. Tüm içeriklerin bitkisel hammaddelerden elde edilmiş olması
2. Nihai ürünlerin hayvanlar üzerinde test edilmemesi
3. Ürün içeriğinde kullanılan hammaddelerin hayvanlar üzerinde test edilmemesi
4. Ürün içeriğinde kullanılan hammaddelerin temini esnasında ekolojik dengeye zarar verilmemesi
5. GDO'lu hammaddeler kullanılmaması





Sevgiler
Yesil Anne

10 Ekim 2016 Pazartesi

Meme Kanserinin Sebebi Parabenler mi?




Sevgili Yeşil Anneler , Babalar...




Meme kanseri maalesef genç, yaşlı demeden hızla çoğalıyor. Yeni doğum yapmış emziren anneler de , hatta hamilelik sürecinde dahi ortaya çıkabiliyor. 

1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Haftası ama sadece erken teşhis ve kontrollerinizi aksatmayın çemberinden çıkmıyor yapılan kampanya. Peki nasıl önleyeceğiz, sebepleri nelerdir gibi bilgilendirmeler eksik bırakılıyor. 

Meme kanserinin en önemli sebeplerinden biri kozmetikler ve şampuan, tıraş losyonu, deodorant gibi kişisel bakım ürünlerinde kullanılan “parabenlerin” sanıldığının aksine çok düşük dozlarda bile kanseri tetikledikleri belirlendi.



Araştırmada östrojen ve HER2 (human epidermal growth factor) reseptörleri bulunan iki tür meme kanseri hücresi analiz edildi. Meme kanserlerinin yüzde 25 kadarında HER2 seviyeleri yüksek bulunuyor ve bu tümörler diğerlerine nazaran çok daha hızlı büyüyor ve hızlı yayılıyor.

Deneylerde, heregulin adı verilen büyüme faktörü kullanılarak meme kanseri hücresi yaratmak için HER2 reseptörleri aktive edildi.Daha sonra üreyen hücreler parabenlere maruz bırakıldı ve bunların kanser hücrelerinin daha hızı büyümesine sebep olan bazı genleri aktive ettikleri belirlendi.

Parabenlerin gücünü test etmek için meme kanseri hücrelerindeki HER2 reseptörlerini aktive etmek için çok fazla heregulin kullanmak yerine HER2 aktive hücreleri parabenlere maruz bıraktılar. Parabenlerin, heregulinden 100 misli düşük konsantrasyonlarda bile meme kanseri hücrelerinin büyümelerini uyardıkları görüldü.

Bu sonuçlar, parabenlerin daha önce sanılanın aksine daha düşük miktarlarda kuvvetli etki gösterdikleri anlamına geliyor.







Bugunkü bilgilerle, yapılan kısıtlı araştırmalar ile ulaşılan bazı sonuçlar bunlar. Kendimizi ailemizi korumak için paraben içerikli ürünleri kullanmamalıyız. 

Bu önlemleri aldıktan sonra tabii ki kontollerimizi aksatmayalım ama öncelikle hastalıklardan korunmaya yönelik çaba harcayalım.

Sevgilerimle

Yesil Anne

Kaynak: 
http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/10/28/yazilar/tip-yazilari/modern-hayat/kozmetik-ve-deodorantlar-meme-kanserine-yol-aciyor/
http://ahmetrasimkucukusta.com/2011/05/25/yazilar/tip-yazilari/modern-hayat/meme-kanserinin-sebebi-parabenler-olabilir-mi/


6 Ekim 2016 Perşembe

YENİDOĞAN BEBEKLERİN KANINDA 200DEN FAZLA KİMYASAL BULUNDU!

Yeşil Anneler, Babalar...





1-7 Ekim emzirme haftasındayız. Hamilelik süreci ile başlayan annelik en çok emek verdiğimiz, biz anneler için hayatımızın en önemli dönemi. Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz hatta dokunduğumuz her madde vücudumuz tarafından emiliyor ve hamile isek plasentaya, emziriyorsak sütümüze geçiyor. 



Benim dünyada ki en güvenilir gruplardan biri olarak gördüğüm ve yakından takip ettiğim Amerikan Çevre Örgütü, Environmental Working Group'un yaptığı , insanların kanındaki kimyasal ölçümlerini içeren araştırmanın sonuçları maalesef çok vahim. 

Yeni doğan bebeklerden kan alınmış ve kanında 200'den fazla sentetik kimyasal bulunmuş. 


EWG; Environmental Working Group Başkanı Ken Cook, Otizm ile ilgili yaptığı konuşma da şunları söylüyor: 

"10 Amerikalı'nın damarlarında 200’den fazla sentetik kimyasal bulundu. Söz konusu kimyasalların arasında, 30 yıl önce yasaklanmış olan leke çıkarıcılar, alevlenme geciktiriciler ve tarım ilaçları da bulunuyor.


Düşündüğünüzün aksine kanlarındaki kimyasallar, bu insanların soludukları havadan, içtikleri sudan ya da yedikleri yiyeceklerden gelmiyor. Nasıl mı bu kadar emin konuşuyorum? Çünkü bu 10 Amerikalı, yeni doğan bebeklerden oluşuyor." 



Bugün bebekler, damarlarında zehirli kimyasallarla doğuyor. Emzirilen bebeklere annelerinin sütünden yüzlerce kimyasal geçiyor. 


Nasıl Korunacağız? 




Mesela çorba içeceksiniz, paketli bir mantar çorbasımı içmeli yoksa ev yapımı bir tarhana mı? Tarhana yüzyıllardır var olduğuna göre, cevap tarhana olmalı? yiyeceklerde ilaçlanmamış, gdo içermeyen yemlerle beslenmiş hayvan ürünleri kullanın. 

Ev eşyalarınızda teflon, plastik gibi yeni malzemelere yer vermeyin. Bunun yerine demir,çelik , cam ve seramik malzemeler kullanın.






Zararlı kimyasal içerikli ürünleri kullanmayın.Etiketleri ve kullanım uyarılarını okuyun.  Organik , bitkisel alternatifleri tercih edin, kendiniz evde yapın. Olabildiğince az ürün kullanın. Organik yağların etkisinden faydalanın.

Kapalı ortamlara girmeyin. AVM Otoparkında dahi yürürken birikmiş egzos gazlarından onlarca kimyasal soluyorsunuz.

Ev eşyalarınızda doğal kumaşlar, halılar kullanın. El dokuması ürünler almaya çalışın. 

Mayalı, prebiyotikli ev yapımı gıdalar tüketin. Boza , turşu, kefir, yoğurt ve sirkenizi evde yapın. Bağırsak floranızı canlı tutarsanız , hem bağışıklık sisteminizi güçlendirirsiniz hem de toksinleri vucudunuzdan atabilirsiniz.

Evet bu şekilde yaşamak günümüz çağında çok zor, ama amansız bir hastalıkla boğuşmak bununla kıyaslanamaz. Ailemiz ve sevdiklerimizin sağlığı için, sonradan daha çok üzülmemek için çaba sarfetmeye değmez mi?


Sevgilerimle

Yeşil Anne



kaynak: 
http://www.ewg.org/news/news-releases/2009/12/02/toxic-chemicals-found-minority-cord-blood
http://www.ewg.org/news/news-releases/2012/09/10/ewg%E2%80%99s-online-guide-healthy-cleaning

kaynak: Ekolojik Temizliğin Kitabı, Erkan Şamcı http://sadetemizlik.com/ekolojik-temizlik/
 http://insanvehayat.com/temizligin-kirli-yuzu/
http://www.gidahareketi.org/NewsPrint.aspx?Id=492&ModuleName=haberleri
makale-69-vucudumuza-gunde-03-mg-deterjan-aliyoruz.html


1. Çevre ve Deterjan.Prof.Dr.İsmet Dökmeci
2. Su-Sabun-Deterjan.İsmail Erbay
3. Healthy Family - Health and Wealth, Home Safety, Health, Relationship, Growing Family
the_toxic_dangers_of_typical_laundry_detergent.htm
4. http://www.soaringspiritwithtears.com 

http://www.zararlar.com/deterjanin-zararlari.html


www.sukransencan.com/assets/temizlik-maddeleri-zararlari.docx
http://www.uzmantedavi.net/camasir-suyunun-kullanimi-ve-zararli-etkileri/