Pages

9 Şubat 2017 Perşembe

Saçlarınıza Kış Bakımı Yapıyor musunuz?





   Soğuk kış aylarında havadan yalnızca cildiniz değil, saçlarınız da etkilenir. Saçlarınız sağlıklı değil ise sonbaharda başlayan saç sıkıntıları, kışın gelmesiyle beraber gittikçe çoğalır. Yağlı saçlardaki yağ oranı yükselecek, kuru saçlar daha fazla kuruyacaktır. Mevsim değişikliğinin saç dökülmesini hızlandırdığı ise artık bilinen bir gerçektir. 


   Kış mevsimi süresince soğuk ve nemli ortamda kapalı kalan saçlarınız incelmiş saç tellerine ve matlaşmış bir görünüme sahip olur. Tüm bir kış boyunca saçlarınız için önerilen bakımı uygulamaz ve gereken özeni göstermezseniz, baharda sizi zorlu bir bakım süreci bekler. Bunun önüne geçmek için de kış ayları boyunca saçlarımızı koruma altına almalıyız. 




Sağlıklı saçlara sahip olmak için neler yapmalı?

· Saçlarınızı sabunla , kurutan şampuanlar ile yıkamayın, nem kaybına neden olacaktır.

· Saçların kirlenme ve yağlanma durumunu dikkate alarak sık yıkamaktan kaçının.

· Saçınızı yıkadıktan sonrasında kesinlikle bakım yapan,besleyen bir saç kremi uygulayın.

· Saçlarınızı olabildiğince seyrek boyatmaya ve doğal renginize yakın renkleri. seçmeye özen gösterin.

· Saçların hava ile temasını kesmeyin. Özellikle eşarp takıyorsanız, mutlaka saç derinizi havalandırın. 

· Saç jölesi ve spreylerinin saçların hava almasını engelleyerek saç dökülmesini artıracağını unutmayın.

· Saçlarınızı yıkadıktan sonra pamuklu havlular ile kurulayın, saç kurutma makinesi kullanmayın.

· Saç köklerinin güçlenmesi için sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat edin.


· Bol su, sebze, meyve, süt ürünleri ve yeterince protein tüketin. 



Sevgilerimle

Yeşil Anne



kaynak: http://www.milliyet.com.tr/saclara-kis-bakimi-nasil-yapilir--pembenar-detay-sacbakimi-1979917/ - Prof. Dr. Dilek Demir Erol
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4387693/

6 Şubat 2017 Pazartesi

Evinizdeki En Kirli Yerler !




Evinizde en çok bakterinin yaşadığı alanı sorsak muhtemelen aklınıza ilk gelen yer klozet olur. 


Evimizdeki en kirli yerin klozetin kapağı ve içi olduğunu düşünürüz. Çocuklarımızın tuvalete girip çıktığında ellerini mutlaka yıkaması gerektiğini söyleriz.  

Klozet kapakları üzerinde bakterilerin beslenebileceği gıdalar olmadığı için bakteri üremesine pek olanak vermezler. Bir de bizim kirli diye düşünüp sürekli temizlediğimizi düşünürsek, klozetler ev içindeki diğer kirli yerlere göre pek masum kalırlar.




Kirlilik, yüzeylerde bulunan mikroorganizma yani, bakteri, mikrop, küf , mite ,virüs gibi canlıların miktarı ile ölçülür. 

 International Public Health and Safety Organization NSF'nin yaptığı bir araştırma da evimizde tuvalet dışında kirli olan bir çok yer bulundu. Salmonella ve E.coli gibi bakterilerinin sayıldığı araştırmada bakın hangi eşyalar kirli çıktı:  

 
İşte Evimizdeki Kirli Yerler:

1. Mutfak Süngeri
2. Mutfak Lavabosu ve Tezgahı
3. Kesme Tahtası
4. Kahve Makinesi
5. Buzdolabı tutamağı
6. Hayvan dostlarımızın yemek kabı
7.Diş Fırçası kabı
8.Klozet musluğu armatürü
9.TV Kumandası, Kumandalı bilgisayar oyunları
10. Tablet, bilgisayar klavyesi
 
 Gün boyu bizim ve çocuklarımızın elinde olan , kumanda ,cep telefonu, pilli oyuncaklar, tablet gibi eşyaları temiz tutmamız çok önemli. 
 


Sevgilerimle

Yeşil Anne 


kaynak: https://www.haberdenizli.com/saglik/evinizde-tuvaletten-bile-daha-kirli-14-yer-h25913.html
http://www.milliyet.com.tr/evdeki-en-kirli-yer-klozet-degil--pembenar-detay-genelsaglik-1629555/
http://nediyor.com/galeri/tuvaletten-bile-kirli-20-esya/
kaynak: http://www.nsf.org/newsroom_pdf/2011_NSF_Household_Germ_Study_exec-summary.pdf
http://www.nsf.org/consumer-resources/studies-articles/germ-studies/germiest-items-home





2 Şubat 2017 Perşembe

Alerjik Egzama'dan Nasıl Korunabiliriz?

Sevgili Anneler;



Alerjik egzama veya diğer ismiyle atopik dermatit rahatsızlığı her ne kadar bebeklere ve çocuklara özgü bir alerjik cilt rahatsızlığı olarak bilinse de yetişkinlerde de bir o kadar sık görülebilen bir hastalık. Özellikle hassas yapılı ve alerjik bünyeli kişilerde atopik dermatit görülebiliyor.

Çocuklarımızı Nasıl Koruyabiliriz?



Atopik dermatit görülen kişilerin ortak bir takım noktaları var. Cildi kurumaya eğilimli, alerji hikayesi olan, astım rahatsızlığı çeken kişilerde atopik dermatit gelişme riski de bir hayli yüksek olduğunu uzmanlar belirtiyor.

 Önemli olan şey cildin nem düzeyini sürekli korumak ve atopik egzamaya neden olan alerjik etkenin tespit edilerek buna maruz kalınmasına mani olmaktır. Örneğin yumurta akı, yünlü giyecekler,deterjan, sabun ve kozmetikler, hayvanların tüyleri ve kılları, ağızdan akan salya, inek sütü gibi etkenlerden hangisinin sebebi olduğunu bulabilirseniz, önleyebilirsiniz.





ATOPİK DERMATİT Hastalığını Şiddetlendiren Faktörler Nelerdir?



Sabun ve deterjanlar





Sabun ve deterjanlar derinin “doğal yağlılığını” ortadan kaldırır. Derinin kurumasına, kaşıntının artmasına ve uyaranlara karşı hassas hale gelmesine neden olur. Bu nedenle banyo yaparken alkalİ (bazik) sabunlar kullanılmamalıdır (piyasadaki klasik sabunların hemen tamamı alkalen özelliktedir).  Cilt ile uyumlu 5-5,5 pH seviyesinde sabunları tercih edebilirsiniz. 

Ev işleri sırasında deterjan ve benzeri maddeler kullanılırken, iç yüzeyi pamuklu özel iş eldivenleri kullanılmalıdır.



Parfüm ve kozmetikler



Ağır parfümler , makyaj malzemeleri, kolonya, kafa derisini kurutan şampuanlar ve benzeri maddeler hassas ciltlere uygun olmayabilir.  Hassas cildinize uygun ürünleri seçmelisiniz.


Giysiler


Pamuklu, bedeni sıkmayan ve rahat giysiler tercih edilmelidir


Isı ve terleme





Aşırı sıcak ve aşırı soğuk hava şikayetleri başlatır. Bu tür ortamlardan kaçınılmalıdır.

Terleme de önlenmelidir. İklime göre giysi seçimi, oda sıcaklığı, yatarken hafif gece giysileri giyme, kalın yatak takımları kullanmama vs. gibi önlemler alınmalıdır. 


Stres, kaşıma alışkanlığı, “kaşıntı-kaşıma” kısır döngüsü


Stres doğrudan atopik dermatite neden olan bir faktör değildir. Ama çoğu kez semptomların kötüleşmesine neden olmaktadır. Hastalar stres durumlarında genellikle lezyon bölgelerini kaşıma ihtiyacı hissederler. Kaşıma eylemi kaşıntıyı artırır, hasta daha çok kaşımaya başlar. Bu kısır döngü böylece devam eder...

Gece uykuda kaşımayı önlemek için (özellikle çocuklarda) yatarken pamuklu eldivenler giyilebilir.

Stres giderici egzersizler ya da hobiler de denenebilir.

Unutulmaması gereken kaşınma eylemi ne kadar iyi kontrol edilebilirse, atopik dermatit bulgularını da o kadar fazla düzeleceğidir.


Gıdalar





Gıdalar atopik dermatitli çocukların yaklaşık %10 ‘unda hastalık belirtilerini kötüleştiren bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Şikayetleri artıran gıdaların başında inek sütü, yumurta, soya, buğday, domates, balık ve fıstık-fıstık gibi çerezler gelmektedir.

Gıda ya da gıdaların atopik dermatit şikayetlerini artırdığı düşünülüyorsa, öncelikle gıda günlüğü tutulması yöntemi denenir. Hasta en az 2 hafta (ideali 4-6 hafta) süreyle yediği ve içtiği her gıdayı saatleriyle birlikte kaydeder. Aynı zamanda şikayetlerinin arttığı ya da şiddetlendiği zamanları da günlüğe kaydeder. Daha sonra hekim yardımı ile gıda ve şikayet günlükleri karşılaştırılarak şüpheli gıdalar belirlenmeye çalışılır.

Şüphelenilen gıda ile atopik dermatit arasındaki ilişkiyi doğrulamak için ise “uzak kalma-maruz bırakma” testi uygulanır. Bu uygulama mutlaka hekim kontrolünde yapılmalıdır. Öncelikle şüpheli gıda 2-6 hafta süreyle tamamen diyetten çıkartılır. Atopik dermatit bulguları düzelme yönünde ise, hekim bilgisi ve kontrolü ile bu gıda diyete eklenir. Şikayetlerin kötüleşmesi, o gıdanın sorumlu olduğunu ortaya koyacaktır.

Ayrıca, allerji testi uygulamak için şartlar uygun ise, gıdalarla (ve solunum allerjenleriyle) allerji testleri uygulanır.

Çok çok önemli iki hatırlatma:

1. Gıdalar ile ilgili her türlü tanı ve diyetten çıkarma işlemi mutlaka bir hekim veya diyet uzmanı kontrolünde gerçekleştirilmelidir. Çünkü, özellikle çocuk hastalarda büyüme ve gelişme için temel gereksinimler ihmal edilmemesi gereklidir. Diyetten herhangi bir gıda çıkartılırsa, onun besin değerinin yerini tutacak başka bir gıda diyete eklenmelidir.

2. Allerjik gıdanın diyetten çıkartılması atopik dermatitin tamamen ortadan kalkmasını sağlamayacaktır. Çünkü temel neden gıda allerjisi değildir. Gıda allerjisi şikayetleri kötüleştiren önemli bir faktördür. Bu faktörün elimine edilmesi, şikayetlerin belli oranda kontrol altına alınmasını sağlayacaktır.



Ev tozu akarları 


Ev tozu akarı allerjisi olan hastalarda, akarlara maruziyetin azaltılması hastalık bulgularının ve hastanın şikayetlerinin azalmasını sağlayacaktır. 




Kortizonlu kremler kullanmak yerine, doğal yollardan da egzemayı tedavi edebilir miyiz?

Doktorlar fikir birliğine varmış olarak diyorki: Egzamayı oluşturan faktörü ortadan kaldırmadıkça başarılı olmanız olanaksız. Cildin koruyucu yağlı tabakasını yok eden ürünler kullanıp sonra tüp tüp krem de sıksanız egzamanız geçmeyecektir.  Asıl önlem, egzamanın kaynağını yok etmektir.








Sevgilerimle
Yeşil Anne



http://www.omerkalayci.com/atopik.asp
Dermatolog Dr.Efşan Yontar Röpörtajı

30 Ocak 2017 Pazartesi

Sağlığınızı Tehdit Eden 4 Toksin Kaynağı

   Toksinleri artık modern hayatın bir gerçeği olarak kabul ediyoruz, onlardan kaçış yok diyoruz. “Toksin” diyerek, doğal kaynaklı olmayan ve insan vücudu için zehirli olan her türlü maddeyi düşünebilirsiniz . Vücudumuzun kendini arındırmak için sürekli savaştığı, havadan, sudan yiyeceklerden, dokunduğumuz eşyalardan geçen zararlı maddeler…

   Kullandığımız tüm bu ürünlerin, güvenilirlik testleri sadece kendilerine özgü olarak yapılıyor. 3-5 farklı ürüne maruz kalındığında   insan vücudu tarafından tolere edilebilecek düzeyde olup olmadığı ise belirlenmesi pek mümkün olmuyor. Kimin günde kaç farklı kimyasala maruz kaldığını bilen var mı? Amerika’da ki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) 200den fazla kimyasal toksin bulunduğunu itiraf etti.  Ve hiç kimse bu maddelerin uzun vadeli birikimi hakkında bilgiye sahip değil..

  Vücudumuz aslında bir çok zararlı yabancı madde ile savaşacak güce ve özelliğe sahip. Aksi takdirde eski çağlarda böcek tarafından sokulan ya da zehirli mantar yiyen atalarımızın yaşaması mümkün olmazdı. Yani vücudumuzda bir detox mekanizması var ama bu demek değil ki 7/24 toksinlerle savaşabilir.

Vücudumuzun detox sisteminin çalışmasını engelleyen faktörler nelerdir?

1. Uykusuzluk

Vücudumuzun toksinlerinden arınıp, bir sonraki güne hazırlanabilmesi için 8 saatlik bir uyku uyumak gerekiyor. Önerilen saatler 23:00-07:00 . Ve en geç saat 20:00 de yemek yemelisiniz. Böylece hem toksinler atılabilir, hem de vucudumuzun yağ yakma sistemini çalıştırmış oluruz. Biliyoruz ki vucut, uzaklaştıramadığı toksinleri yağ hücrelerimizde biriktiriyor. Bu sebeple fazla kilo vücudunuzdaki toksinlerin en büyük kaynağı..



2. Paketli Hazır Yiyecekler

Evet , pratik , hazır, konserve yemekler bazen çok işimize yarıyor.  Bu yiyecekler taze ve sağlıklı gıdaların yerine asla geçmemeli. Hafta da bir –iki kere den fazla dışarıda yemek yemek veya hazır yemek yemeyi tolere edebiliriz. Diğer zamanlarda tabağımızda gökkuşağının tüm renkleri olursa, dengeli ve sağlıklı beslenmiş oluruz. 



3. Hareketli Bir Gençlik

Ahh gençlik, ne yaparsak yapalım bize bir şey olmayacağını düşündüğümüz o sihirli zamanlar.. İstediğimizi yiyip, içtiğimiz, geceler boyu uykusuz kaldığımız, belki umursuzsa sigara,alkol ,ağrı kesiciler, antibiyotikler kullandığımız yıllar. Vücudumuz eğer toksinlerle dolar ve temizleyemez duruma gelirse, daha öncede dediğim gibi, bu toksinlere bir ev arayışına giriyor. Vucudumuzun belirli bölgelerinde , daha sonra ilgilenmek üzere biriktiriyor. Ama problem şu ki, biz hiçbir zaman temiz, kimyasalsız bir hayat sürmüyoruz ve vücudumuza bu fırsatı vermiyoruz…



Eğer hala alkol , sigara ve gerekli gereksiz ilaç kullanımınız varsa buna acilen bir son vermelisiniz. Ve vücudunuzu temizleyecek probiyotik özellikli kefir,ev yapımı yoğurt,boza,turşu ,ekşi maya ekmeği gibi doğal mayalı ürünlerden düzenli olarak tüketmeye başlayın.

4. Evdeki Kimyasallar

Environmental Working Group tarafından açıklanan araştırma sonucunda incelenen bebeklerin kordon kanında  232 farklı kimyasal bulundu.*   Bu maddelerin tüm gün kullandığımız ev eşyalarımız, Su şişeleri, plastik kaplar, deterjanlar, sentetik parfümler, evimizin havası, kozmetik ürünler gibi aklınıza gelebilecek her türlü üründen vücudumuza giriyor.





Peki ne yapacağız?

Öncelikle umutsuzluğa kapılmayacağız, kabullenip boş vermeyeceğiz. Vücudumuzu bir kova gibi düşüneceğiz, elimizden geldiğince kötü kimyasallar ile doldurmayacağız, ve toksinleri atacak faaliyetler de bulunacağız. Bol C vitamini alacağız, hafta sonu egzos dolu caddeler yerine oksijeni, yeşilliği bol alanlara gideceğiz. Yürüyüş ve egzersiz yapıp, terleyerek toksinlerimizi atacağız. 




Evimizde kefirimizi , yoğurdumuzu yapacağız. Güvendiğimiz, ilaçsız, hormonsuz olduğunu araştırıp inandığımız üreticilerin meyve sebzelerini yiyeceğiz.  Bunu sağlıklı çocuklar yetiştirmek ve onlara bakacak , ömür boyu iyi gününde kötü gününde destek olabilecek sağlıklı ebeveynler olabilmek için yapacağız…


Sevgilerimle

Yeşil Anne 

kaynak: https://www.cdc.gov/exposurereport/pdf/fourthreport.pdf
http://www.ewg.org/news/news-releases/2009/12/02/toxic-chemicals-found-minority-cord-blood


11 Ocak 2017 Çarşamba

Bulaşık Makinenize Koymamanız Gereken 6 Eşya !




Bulaşık makinesi en çok kullandığımız ev aletlerinin başında geliyor. Özellikle çocuklu aileler de günde iki kere çalıştırıyoruz. Bazen elimize geçen her şeyi de içine atabiliyoruz. Ama uygun olmayan ürünleri makinede yıkamak sağlığınıza, makinenize ve bulaşıklarınıza, zarar verebilir.


Bulaşık makinesi , elde yıkamadan farklı olarak yüksek ısıda ve basınçlı su ile çalışıyor yani suyu tazyikli püskürtüyor. 

Yüksek ısı ve ve tazyikli suya uygun olmayan ürünleri asla makinenize koymayın!



1. Tavalar ve Tenceler:

Tencere ve tavalarınız çelik değilse bulaşık makinesine koymayın. Seramik veya diğer kaplamalar çizilir ve sağlığa zararlı hale gelir. Dökme demirin ise paslanma riski var. Zaten çok yer kaplıyor en iyisi elde yıkamak.



2. Kesme tahtası





Kesme , doğrama tahtalarını makineye koyarak üzerindeki mikrop ve bakterilerin gitmesi için makineye koymayı düşünebilirsiniz ancak tahta yüksek ısı da çatlar ve içine su çekerek deforme olabilir. 

Büyük tahta veya bambu eşyalarınızı elde yıkayın. Tahta kaşıkları eğer organik deterjan kullanıyorsanız makineye koyabilirsiniz, çünkü zararlı kimyasal içermez ve çabuk durulanır. Tahta eşyalarınızda asla kimyasal içerikli deterjanlar kullanmayın.

3. Metal Eşyalar

Hepimizin evinde keskin bıçaklarımız var. Ancak basınçlı su onları körleştiriyor. Bıçakları elde yıkayalım. Ayrıca paslanmaz çelik özelliği olmayan bir çok metal deterjanın performansını düşürür hem de paslanarak yıkama suyuna pas verir. Aluminyum ürünleri asla makinenize koymayın.






4. Yaldızlı,Baskılı,Kristal bardaklar


Sıcak su ve basınç bardaklarınızın rengini soldurabilir ve üzerindeki yaldızları giderebilir. Bardaklarınızı aldığınızda makine için uygun mu değil mi etiketini okuyun.



5. Termos bardaklar, termoslar

Termos bardakların iç ve dış tabakası arasında yer alan hava dolu bölüm, yani içeceğinizin sıcak kalmasını sağlayan bölge, bulaşık makinesinin zarar verebileceği bir yapıya sahip. Yani bulaşık makinesinde yıkadığınız termos bardaklarınızın bir süre sonra içeceklerinizi sıcak tutmamaya başladığını fark edebilirsiniz. 


6. Plastik kaplar




Plastik saklama kaplarını bulaşık makinesinde yıkıyorsanız büyük hata yapıyorsunuz. Bulaşık makinesinde plastiklerin erime riski çok büyük. Altı ve kapağı farklı ebatta kalabilir. Bir de eriyip diğer tabaklarınıza, çanaklarınıza bulaşabilir. 


Sevgilerimle

Yesil Anne





21 Aralık 2016 Çarşamba

Saçlarınızı Besliyor musunuz?

  Saçlarımız özellikle kış günlerinde hava kirliliği, soğuk ve dış faktörler sebebi ile çok yıpranıyor. Eğer doğum sonrası süreçte iseniz bir de yoğun bir dökülme de bu soruna eşlik edebilir. Saçlarınıza bakım yaptığını,beslediğini iddia eden ürünlerin içeriklerini mutlaka kontrol etmelisiniz.





Bakım Yağı olarak aldığınız ürünlerde doğal yağlar mı var yoksa propylen glikol  ile mi hazırlanmış olduğunu kontrol edin. Mineral yağlar (parafinim liquidum) saça nüfuz etmeden yüzey de kalarak ancak görünümünü iyileştirebilir ama saç içine işleyerek fayda etmesini beklemeyin.


Saçlarınızın beslenip bakımını organik yağlarla veya evde hazırlayabileceğiniz bitkisel bakım kürleri ile yapabilirsiniz. Eğer hazır ürünler tercih edecekseniz mutlaka etiketini dikkatli okuyun ve içeriğini sorgulayın. 


Sevgilerimle

Yeşil Anne


kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4387693/

21 Kasım 2016 Pazartesi

HALILARINIZ KIŞA HAZIR MI?


Sevgili Yeşil Anneler, Babalar;




Kış kapıyı çaldı. Evlerimizde daha çok vakit geçireceğimiz için evimizin temizliği daha da önem kazandı. Kışın ev halılarındaki kir, toz ve akar böcekler sebebi ile alerjik hastalıklar da artıyor. Nezle, grip , öksürük ,bronşit gibi enfeksiyonlar da alerjik faktörler sebebi ile zor iyileşiyor.



Eğer alerjik bebeğiniz varsa, içi akar böceklerle dolu bir halı da emeklemesini oynaması onun için çok rahatsız edici olabilir.

Bu sebeple halılarınızı, koltuklarınızı düzenli olarak temizlemeniz gerekiyor. 







Halıları ve koltukları yıkatmak da iyi bir çözüm olabilir ama mutlaka, kullanılan deterjana dikkat edin. Halı temizleme deterjanları Perkloroetilen içerebilir.  Dumanı baş dönmesi, uyku, bulantı, iştah azalması ve algı bozukluğuna sebep olabilir. Uzun süreli maruziyeti kansere sebep olabilir.* Halılar evinize geldiğinde tertemiz görünse de evinizin havasına bu  kimyasallar karışır. Zaten bu temizlik  çocuklu evlerde çok kalıcı olmuyor. Bizim halılarda krem rengi yün nepal halıları olduğu için haftada bir siliyoruz.  



Akar böcekler evimizde binlerce adet bulunabilir.

Bizden dökülen gözle görünmez deri parçaları ile beslenirler. 1 gr deri ile 1.000.000 adet akar böcek beslenebilir. Evimizde milyarlarca akar böcek olabilir. Mesela 5-6 yıl kullanılmış bir yatak veya halı gibi bir ev eşyasında ortalama 5-10 milyon adet akar böcek yaşamaktadır.

Nasıl Temizleyelim ? 



1. Önce Süpürün:

Silmeden önce halılarınızı su veya hepa filtreli bir süpürge ile düzünden ve tersinden süpürün.  Alerjik filtresi veya su filtresi olmayan bir süpürge hem iyi çekmez hem de çektiği kadarın bir kısmını tekrar havaya verir.


2. Halılarınızı Havalandırın:


Havalandırma, hatta güneşe serme şansınız varsa , akar böceklerin ölmesi için çok faydalı olur.  Bol oksijenli ve güneşli ortamlarda yaşayamaz , üreyemezler. 


3.Halılarınızı Düzenli Silin


Halılarınızı çocuklarınız soluduğunda zarar vermeyecek güvenli temizleyiciler ile silin. Ürün etiketlerini mutlaka okuyun.


Eğer belirgin bir leke olduysa; yemek dökülebilir , bebek kusabilir, çay dökülebilir.. Fırça ve bez ile ovarak silmeniz lekenin çıkmasını sağlayacaktır. 





4. Evinizi Her Gün Havalandırın:

Eviniz size ne kadar temiz de görünse evinizin havası dışarından daha kirlidir. Sıcak soğuk demeden her gün evinizi en az 10 dakika havalandırın. Evinize oksijen verecek bol yeşil yapraklı bitkiler edinin. Her odaya bir bitki alın.

Sevgilerimle

Yeşil Anne
kaynak:
http://www.kmo.org.tr/resimler/ekler/e0f05f77c1b19d1_ek.pdf?tipi=2&turu=H&sube=7

11 Kasım 2016 Cuma

Çocuğunuz Çok Sık Hastalanıyor mu?


"ÇOCUKLARIM ÇOK SIK HASTALANIYOR?" SORUSUNUN CEVABI KLOR BAZLI ÇAMAŞIRSULARI OLABİLECEĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ? !!!!

Occupational & Environmental Medicine dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma; evde çamaşır suyuna pasif maruz kalmanın çocuklarda enfeksiyon ve solunum yolu rahatsızlıklarını arttırdığını göstermiştir. Araştırmacılar evlerde yaygın olarak kullanılan klor bazlı çamaşır suyu ile ilgili daha detaylı araştırmalara ihtiyaç olduğunu söylüyorlar. Yapılan çalışmada yaşları 6 ila 12 arasında değişen, Utrecht Hollanda’dan 19 okul, orta ve Doğu Finlandiya’dan 17 okul, Barselona’dan 18 okuldaki 9000’den fazla çocuğun çamaşır suyuna maruz kalma olasılığı araştırılmıştır.


Çalışmada ailelerden çocuklarının son bir yılda tonsilit, sinüzit, bronşit, pnömoni ve soğuk algınlığına dair soruları yanıtlamaları istendi. Çalışmada yer alan aileler evlerini temizleme için, haftada en az bir kez çamaşır suyu kullanmaktaydılar.

Soğuk algınlığı, tonsilit ve diğer enfeksiyonlar için bu fark  istatistiksel olarak anlamlıdır. Ev temizliğinde çamaşır suyu kullanan ailelerin çocukları arasında bir önceki yıla göre soğuk algınlığı riski % 20 daha fazla ve tekrarlayan tonsilit %35 daha fazla tespit edilmiştir. Diğer enfeksiyonlar için de benzer bir sonuç ortaya çıkmıştır. Tekrarlayan enfeksiyonların riski bu ailelerde %18 daha fazladır.  Bulgular, temizlik ürünleri ile solunum semptom ve enflamasyonları arasındaki ilişkiyi gösteren diğer çalışmalarla uyumludur. Araştırmacılar, yanlış inanç ve artan reklamlar ile dezenfekte edici temizilik ürünlerinin kullanımı sıklığının artmasına rağmen evlerimizde mikropların olması gerektiğini, çalışmalarının halk sağlığı ile ilgili basit etkileri gösterdiğini söylüyorlar. 

Sevgilerimle;

Yesil Anne

http://www.bmj.com/company/wp-content/uploads/2014/07/bleach-childhood-infections.pdf
http://www.news.com.au/lifestyle/health/health-problems/why-cleaning-with-bleach-could-be-making-your-kids-sick/news-story/41c352d6e380e7203941365fd0797d7b
http://www.uzmantedavi.net/camasir-suyunun-kullanimi-ve-zararli-etkileri/

31 Ekim 2016 Pazartesi

Dünya Vegan Günü Kutlu Olsun

Sevgili Yeşil Anneler, Babalar...

Dünya Vegan Gününüz Kutlu Olsun.  Vegan olmak bir çoğumuz tarafından et yememek olarak bilinse de aslında çok daha geniş kapsamı var. Hayvansal hammadde içeren veya hayvanlar üzerinde test edilen hiç bir ürün kullanmamak anlamına geliyor. 


Sadece et yememek değil, tüm hayvansal gıdalara, hayvanlardan elde edilen hammaddelere karşı durmak. Kozmetik , deterjan , kimya ve ilaç sektöründeki hayvan deneylerine karşı çıkmaktır. Vegan kişilerin ve kurumların amacı hayvanlar üzerindeki sömürüyü durdurmak ve tüm canlıların eşit olduğunu vurgulamak. Evimizde kedi , köpek gibi evcil hayvanları besleyerek hayvan dostu olmayız. 

Dünya Vegan Günü ; hayvanların  biz insanlar tarafından sömürülmesinin sona ermesi , endüstrilerde cansız varlıklar gibi davranılmaması  , üzerlerinde envai çeşit testler yapılarak zehirlenmemesi konularına dikkat çekmek için 1994 yılından beri tüm dünyada kutlanıyor. 

Vegan sertifikalı ürünleri tercih edebilirsiniz.


Vegan Society aşağıdaki kriterlerde denetleme yapıyor:

1. Tüm içeriklerin bitkisel hammaddelerden elde edilmiş olması
2. Nihai ürünlerin hayvanlar üzerinde test edilmemesi
3. Ürün içeriğinde kullanılan hammaddelerin hayvanlar üzerinde test edilmemesi
4. Ürün içeriğinde kullanılan hammaddelerin temini esnasında ekolojik dengeye zarar verilmemesi
5. GDO'lu hammaddeler kullanılmaması





Sevgiler
Yesil Anne

10 Ekim 2016 Pazartesi

Meme Kanserinin Sebebi Parabenler mi?




Sevgili Yeşil Anneler , Babalar...




Meme kanseri maalesef genç, yaşlı demeden hızla çoğalıyor. Yeni doğum yapmış emziren anneler de , hatta hamilelik sürecinde dahi ortaya çıkabiliyor. 

1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Haftası ama sadece erken teşhis ve kontrollerinizi aksatmayın çemberinden çıkmıyor yapılan kampanya. Peki nasıl önleyeceğiz, sebepleri nelerdir gibi bilgilendirmeler eksik bırakılıyor. 

Meme kanserinin en önemli sebeplerinden biri kozmetikler ve şampuan, tıraş losyonu, deodorant gibi kişisel bakım ürünlerinde kullanılan “parabenlerin” sanıldığının aksine çok düşük dozlarda bile kanseri tetikledikleri belirlendi.



Araştırmada östrojen ve HER2 (human epidermal growth factor) reseptörleri bulunan iki tür meme kanseri hücresi analiz edildi. Meme kanserlerinin yüzde 25 kadarında HER2 seviyeleri yüksek bulunuyor ve bu tümörler diğerlerine nazaran çok daha hızlı büyüyor ve hızlı yayılıyor.

Deneylerde, heregulin adı verilen büyüme faktörü kullanılarak meme kanseri hücresi yaratmak için HER2 reseptörleri aktive edildi.Daha sonra üreyen hücreler parabenlere maruz bırakıldı ve bunların kanser hücrelerinin daha hızı büyümesine sebep olan bazı genleri aktive ettikleri belirlendi.

Parabenlerin gücünü test etmek için meme kanseri hücrelerindeki HER2 reseptörlerini aktive etmek için çok fazla heregulin kullanmak yerine HER2 aktive hücreleri parabenlere maruz bıraktılar. Parabenlerin, heregulinden 100 misli düşük konsantrasyonlarda bile meme kanseri hücrelerinin büyümelerini uyardıkları görüldü.

Bu sonuçlar, parabenlerin daha önce sanılanın aksine daha düşük miktarlarda kuvvetli etki gösterdikleri anlamına geliyor.







Bugunkü bilgilerle, yapılan kısıtlı araştırmalar ile ulaşılan bazı sonuçlar bunlar. Kendimizi ailemizi korumak için paraben içerikli ürünleri kullanmamalıyız. 

Bu önlemleri aldıktan sonra tabii ki kontollerimizi aksatmayalım ama öncelikle hastalıklardan korunmaya yönelik çaba harcayalım.

Sevgilerimle

Yesil Anne

Kaynak: 
http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/10/28/yazilar/tip-yazilari/modern-hayat/kozmetik-ve-deodorantlar-meme-kanserine-yol-aciyor/
http://ahmetrasimkucukusta.com/2011/05/25/yazilar/tip-yazilari/modern-hayat/meme-kanserinin-sebebi-parabenler-olabilir-mi/